Demirel'in istifaya zorlanmasına, ABD iki nedenle gerek duymuştu.
Birincisi Demirel'in haşhaş üretimini durdurmaması,
ikincisi de tıpkı Menderes gibi Sovyetler ile yakınlaşma politikasının işaretlerini vermesi.
IMF, OECD, Dünya Bankası aracılığıyla Ford, Philips, Mobil, General Electric, ITT gibi dev tekellerin Türk ekonomisinin denetimini ele geçirmeye başladığı yıllarda, ülkesinde büyüyen krizin yaralarını, sömürgeleri üzerinden telafi etmeye çalışan ABD, dünyanın hammadde ve pazar vadeden bütün ülkeleri gibi Türkiye'ye karşı da "saldırgan" bir politika izlemeye başlamıştı.
ABD belgelerinde 12 Mart öncesi tavan yapan ABD karşıtlığının 1961 Anayasası'na bağlandığı görülmektedir. ABD buradan yola çıkarak, sermaye gücünü ülkeye rahatlıkla sokabilmek, dilediği yatırımları, dilediği koşullarda yapabilmek için önce "yasa yapıcı"yı denetimi altında tutmak istiyordu.
12 Mart Hareketi'nin ardından İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde 26 Nisan 1971-26 Eylül 1973 tarihleri arasında sıkıyönetim ilan edilmiştir.